Uzaktan Eğitim
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Uzaktan Eğitim


 
AnasayfaGaleriLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Askın En SağLam Sigortası Mesafedir.. (Cok GüzeL)

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
EjDeRKaN
Admin
Admin



Erkek
Mesaj Sayısı : 604
Yaş : 34
Nerden : alemden
İş/Hobiler : RaP & FutBoL
Ruh Halim : Askın En SağLam Sigortası Mesafedir.. (Cok GüzeL) Karizm10
Başarı Puanı :
Askın En SağLam Sigortası Mesafedir.. (Cok GüzeL) Left_bar_bleue100 / 100100 / 100Askın En SağLam Sigortası Mesafedir.. (Cok GüzeL) Right_bar_bleue

puan ekle : <div class="js-kit-rating" view="score"path="" title="" permalink=""></div><script src="http://js-kit.com/ratings.js"></script>
Kayıt tarihi : 08/08/08

Kişi Sayfası
Rep Puanı:
Askın En SağLam Sigortası Mesafedir.. (Cok GüzeL) Left_bar_bleue100/100Askın En SağLam Sigortası Mesafedir.. (Cok GüzeL) Empty_bar_bleue  (100/100)
Rep Derecesi: 100

Askın En SağLam Sigortası Mesafedir.. (Cok GüzeL) Empty
MesajKonu: Askın En SağLam Sigortası Mesafedir.. (Cok GüzeL)   Askın En SağLam Sigortası Mesafedir.. (Cok GüzeL) I_icon_minitimePaz Eyl. 14, 2008 11:07 pm

Yıllar yılı hasretle beklediği ışığa kavuşan bir hücre mahkumu nasıl körleşirse, aşk da körelir yakına gelince...

Sanki özlemdir aşkın çimentosu; özlem çekildi mi aşk, kumsalda
şehvetinden soyunmuş yatan çıplak bir beden kadar sıradanlaşır,
ehlileşir, söner.

Belki ondandır aşkların en güzelinin mektuplara yazılmış, şarkılara dökülmüş, telefonlarda söylenmiş oluşu...

Mutlu aşkta yazılacak bir şey bulunamamıştır çünkü...

* * *

Nazım Hikmet'in hayatı bu aaain ispatıdır adeta...

Nazım'ın hep uzağındaki kadınları sevdiği söylenebilir.

Piraye ile 1935'te evlendi. Ertesi yıl tutuklanarak içeri girdi. "Adını
kol saatinin kayışına tırnağıyla yazdığı" bu kadınla 1950'de çıkana
kadar yazıştılar.

17 yıllık ilişkileri boyunca yazılan 581 mektubu Piraye Hanım'ın oğlu
Memet Fuat yayınladı geçenlerde... Nazım, karısına şöyle yazıyordu:

"Seni nasıl seviyorum biliyor musun? Ot yağmuru nasıl severse, ayna
ışığı nasıl severse, balık suyu ve insan ekmeği nasıl severse, sarhoşun
şarabı, şarabın billur kadehi sevdiği gibi, annenin çocukları,
çocukların anneleri sevdikleri gibi, Lenin'in inkılâbı ve inkılâbın
Marx'ı sevdiği kadar, velhasıl seni Nazım Hikmet'in Hatice Zekiye
Pirayende Piraye'yi sevmesi gibi seviyorum."

O mektuplardan birinde Nazım, "Çıkarsam ve sana kavuşursam, bu öyle
dayanılmaz bir saadet olacak ki, gebereceğim diye korkuyorum" diyordu.
Oysa öyle olmadı. Taze bir ekmek hayaliyle yıllar yılı aç yaşayan biri,
hasretle dişlediği somunun dördüncü diliminde ne hissederse onu
hissetti Nazım; ot yağmura, ayna ışığa kavuştuğunda ne olursa, o oldu.

Alışıldı.

Sarhoş şaraptan bıktı, şarap kadehten taştı, inkılâp Marx'ı aştı.

Aşk bitti ve ayrıldılar.

Nazım yeni bir aşktaydı çoktan... 1949'da Bursa cezaevinde dayısının
kızı Münevver'e tutulmuştu. Boşandığı 1951 yılında Münevver'den bir
oğlu oldu.

Yeniden içeri alınacağını hissedince, "7 tepeli şehrinde bırakıp gonca
gülünü" yurtdışına kaçtı. Vatandaşlıktan çıkarıldı ve yeniden başladı
hasret mektupları... Bu kez mektupların üzerinde Münevver'in adresi
yazılıydı:

Yüz yıl oldu yüzünü görmeyeli
Belini sarmayalı
Gözünün içinde durmayalı
Aklının aydınlığına sorular sormayalı
Dokunmayalı sıcaklığına karnının
Yüz yıldır bekliyor beni
Bir şehirde bir kadın
Aynı daldaydık, aynı daldaydık
Aynı daldan düşüp ayrıldık
Aramızda yüz yıllık zaman
Yol yüz yıllık

Sonra yüz yıldır bekleyen o kadın, oğlunu sırtlayıp çıkageldi bir gün; yüz yıllık yolu aşarak...

Lâkin hasret bitince bitti aşk.

Nazım yeni bir aşktaydı çünkü...

1959'da Vera ile evlendi. 1963'te öldü.

* * *

3 Haziran, 35. ölüm yıldönümü Nazım'ın...

Tesadüfe bakın ki, uzaktaki bir kadına yazdığı mektupların yayınlandığı
hafta, "yüz yıldır bekleyen" öbür kadının ölüm haberi geldi
uzaklardan...

Münevver'in kansere yenik düştüğünü öğrendiğimiz hafta Piraye'ye
yazdığı mektuplar vardı gazetelerde... Şöyle diyordu mektuplardan biri:
"Canım karıcığım. Birbirimizden uzak olmak, birbirimize sokulamamak ne
korkunç şey, fakat bu korkunçluğun ne tuhaf, ne acı bir tadı var."

Galiba en çok bu tadı sevdi Nazım... Aslında O'nun sevdiği, kadınlar
değil, sevme fikriydi... Kadınlar sadece öznesiydi o sevginin; nesnesi
oldukları anda değiştirdi onları... O'na aşkı anlatabilmek için
vesileler, ilhamlar lâzımdı... Son şiirlerinden birinde, "Üstümüze
yazdıklarımın hepsi yalan" dedi, "Onlar olan değil, olmasını
istediklerimdi aramızda..."

Sevgiyi, yaşamaktan çok yazmayı sevdi... Ve onca aşktan damıttığını iki sözcüğe sıkıştırıp özetledi:

"Aslolan hayattır".
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.kralalemciler.net.tc
 
Askın En SağLam Sigortası Mesafedir.. (Cok GüzeL)
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Uzaktan Eğitim :: ÜYELER İÇİN :: Serbest Mekan-
Buraya geçin: