Uzaktan Eğitim
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Uzaktan Eğitim


 
AnasayfaGaleriLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 suçsuz suçlu...(biraz uzun ama begenıcegınıze emınım)

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
jelibon
ONBAŞI
ONBAŞI
jelibon


Kadın
Mesaj Sayısı : 24
Yaş : 34
Nerden : ankara
İş/Hobiler : çalısıyorum
Ruh Halim : suçsuz suçlu...(biraz uzun ama begenıcegınıze emınım) Eglenc10
Başarı Puanı :
suçsuz suçlu...(biraz uzun ama begenıcegınıze emınım) Left_bar_bleue15 / 10015 / 100suçsuz suçlu...(biraz uzun ama begenıcegınıze emınım) Right_bar_bleue

puan ekle : <div class="js-kit-rating" view="score"path="" title="" permalink=""></div><script src="http://js-kit.com/ratings.js"></script>
Kayıt tarihi : 23/09/08

suçsuz suçlu...(biraz uzun ama begenıcegınıze emınım) Empty
MesajKonu: suçsuz suçlu...(biraz uzun ama begenıcegınıze emınım)   suçsuz suçlu...(biraz uzun ama begenıcegınıze emınım) I_icon_minitimePerş. Eyl. 25, 2008 10:29 am

Oğlunu yatırmıştı. Artık uyuma vakti diyerek sakin adımlarla odasına geldi ve soyunmaya başladı. Işığı kapatıp yatağına uzandı. Gözleri tavana dikildi. İçinde bulunduğu durumu düşününce bir burukluk aldı gözlerini. Elleri sigara paketine uzandı. Dilek sigarasını çıkarıp, ağzına aldı. Yakmalı mıydı, yoksa yakmamalı mı? Böyle devam ederse, sigarayı asla azaltamayacaktı..

İlk köpekle karşılaştığı günü geldi aklına. Henüz çok ufaktı, evin önünde koşarken aniden karşısına çıkmış, kocaman diliyle yanağını ıslatmıştı. Annesinin dehşet dolu çığlığını duyan babası telaşla koşmuş, yerden kaptığı kocaman taşı köpeğe fırlatmıştı. Canı yanıp bağırarak kaçan köpeğe rağmen hala hırsını alamamış olacak ki, " Hoşt! Hoşt! Defol! " diye bağırarak taşlar fırlatmaya devam etmişti..

İşte ilk o gün yerleşmişti minik hafızasına, köpeklerin korkulacak ve kovalanıp taşlanacak hayvanlar olduğu. Yoksa babası neden bu kadar kızmıştı ki köpeğe ? Büyümeye başladıkça düşüncelerinin doğruluğunu ispat etmek için, gördüğü tüm hayvanlara taş atmaya başlamıştı. Arkadaşlarıyla gruplar oluştururlar, kedilerin kuyruklarına tenekeler takarlardı. Köpek taşlamaca da zevksiz oyun değildi hani.. Arada garip insanlar çıkar, bu yaptıkları şeylere kızarlardı.

Görücü usulü evlenerek devam ettirmişti yaşamını. Annesi ona aradığı kızda herhangi bir özellik isteyip istemediğini sorduğunda, tek yanıtı " Hayvanlardan uzak biri olsun " olmuştu. Çünkü muhabbet kuşlarını çok sevdiği için ablasıyla bile sadece ihtiyacı olduğunda görüşüyordu. Sonunda annesi istediği gibi bir kız bulmuş, alel acele evlenmişlerdi Seda' yla.. Bazı geceler balkonlarında otururken evlerinin önündeki parka zekası düşük insanlar köpekleriyle çıkar ve onları gezdirirlerdi. Hatta bir defasında eşi, sütbeyaz minik fino köpeklerini görünce heyecanlanmış, birde utanmadan gidip sevmek istemişti. Aldığı yanıt kavgaya dönüşmekte, gecikmemişti elbette..

Zaman geçtikçe bu insanlara daha çok sinir olmaya başlamıştı. Neye sinir olursa bir insan, gelir burnunun dibinde bitermiş sözünü doğrularcasına apartmanlarına evinde köpek besleyen bir aile yerleşmti. İlk haftanın sonunda bu garip insanlara gidip sert bir şekilde uyarmıştı. Gözlerine garip garip baktıklarını görmek daha sinirlendirmişti onu. Bir insan nasıl yaşamını bir köpekle yada kediyle paylaşabilirdi ki. Psikolojik problemli, insanlarla iletişim kuramayan sorunlu kişilerdi komşuları. Yoksa bir köpeği alıp evlerine ortak etmezlerdi herhalde..

Asansörde karşılaşıp, komşularının köpeğinin ona havlaması, bardağı taşıran son damla olmuştu. Ağzına ne geldiyse sayarak, tehdit etmiş ardındanda telefonu titreyen elleriyle çevirip polis çağırmıştı. Polisler bu çok önemli olaya hemen gelmişler ve müdahale etmişlerdi. Aile geldiği gibi sessiz sedasız 3 gün sonra taşındı. Fakat yine rahatlayamamış, aksine daha çok sinirlenmişti. " Bir it için evlerini taşıdılar " diye bağıra bağıra evde voltalar atmış, eşi zar zor sakinleştirebilmişti.

Hayatın ona verdiği en güzel hediyeydi Kemal 'in gelişi.. Doğumhanenin önünde geçen, geçmek bilmeyen zaman dilimlerinden sonra kucağına bırakmışlardı yavrusunu. Artık baba idi. Sorumlulukları artmış, ailesini daha çok korumaya başlamıştı. İşten eve dönmek için her gün sabırsızlanıyor, akşam geç vakitlere kadar Kemal' ile oynuyordu. Süt içişi, emeklemesi, oyun oynaması ve ilk konuşması tekrar gözünün önüne geldi. Zayıf bir sesle dile getirmişti ilk kelimesini Kemal; " Anne... "

İşe gitmek için evden çıktığında morali bozuldu. Çünkü ince burunlu, beyaz tüylü, masum bakışlı köpek yine apartmanlarının bahçesindeydi. Ne kadar sabahları işe giderken taş atıp, kovaladıysa bile köpek ısrarla yine geliyordu. " Tek çare kaldı artık " diye mırıldandı. Tekrar eve döndü. Hemen mutfağa girip bir tabak aldı. İçine bol bol ekmek koydu. Kilerden aldığı fare zehirinide büyük bir hırsla sonuna kadar ekmeklere döktü. Fakat ekmek fazla olmuştu, ekmeklerin yarısını çıkarıp hazırladığı karışımı bahçedeki süt bakışlı köpeğin görebileceği bir yere koydu. İşe giderken en iyisini yaptığını düşünüyordu. Çünkü karısı ve oğlu arada bahçeye oynamaya çıkıyorlardı. Köpeğin onları ısırma, parçalama hiç biri olmazsa bile mikrop kaptırma olasılığı çok yüksekti..

Fakat içindeki sebebsiz sıkıntıyı atamayıp, o gün erken eve döndü. Heyecanla bahçeye baktı, köpek yoktu. Ekmeklerde ortada olmadığına göre, muhtemelen bahçede bir yerlerde ölüp kalmıştı. "Bahçede ölü köpek" düşüncesinin verdiği ürperti ile arkaya dolaştı. İşte oradaydı. Bodruma giden merdivenin az ilerisinde ölümün verdiği hareketsizlik ile serilmiş yatıyordu. Biraz daha ilerleyince durup kaldı. Ölü köpeğin hemen dibinde 6 tane minicik beyaz yavru vardı. Kimi ağlıyor, kimi ise hala soğuk memeleri emmeye çalışıyordu. Kalbi ritimlerini hızlandırırken, daha fazla bakamadı ve hızla dönerek bahçeyi dolaştı, apartmana girdi.

Asansörü kullanmak yerine koşar adımlarla çıktığı merdivenlerden sonra, zile bastı, kapı açılmamıştı. Kemal kreşteydi ama eşinin evde olması gerekiyordu. "Yine annesine gitti galiba" diye homurdanarak, anahtarıyla kapıyı açtı. Üstündekileri çıkarıp, kapıyı bile tekrar kapatmadan hemen mutfağa gitti. Karnını doyurması gerekirken bile aklı hala aşağıda ağlayan 6 minikteydi. Bir anda şizofrenik bir hareketsizlik geldi vücuduna. Yutkunmak bu kadar zor olmamalıydı. Aman Tanrım, sabah çıkarıp yarısını burada unuttuğu ekmekler yoktu. Yüzüne kan hücum ederken, koşarak odaları gezmeye başladı. Banyoya girdiğinde gördüğü manzara karşısında hissiz duyguları uyuştu. Eşi, ağzından sarı köpükler çıkmış bir halde yerde yatıyordu. " Seda " diye bağırarak sarıldı. Kalbinin yerinden çıkacakmış gibi atması umurunda bile değildi, o artık sadece bağırarak karısına sarılmış ağlıyordu..

- Anne ?...

Kemal' in merak içinde sesi duyuldu kapıdan. Oğlu kreşten dönmüş, açık unuttuğu kapıdan girerek, banyo kapısına kadar gelmiş, korku dolu gözlerle onlara bakıyordu. " Annem, annem " diye haykırarak içeri koştu ufaklık. Boğuk bir sesle ağlayarak annesine sarıldı. " Annem ben geldim, annem acıktım.... Kalk annem.. Ne olur kalk annem... " Yüreği parçalanmıştı. Kendi elleriyle hayatının hediyesini, tuz buz olmuş cam kırıklarına çevirmişti. Oğlunun feryatlarını gördükçe aklına aşağıdaki minikler geliyordu. Pişmanlığı kalbini aştı, boğazına kadar geldi.Dudakları ise, çoktan ısırmaktan kanamıştı..

" Ne olur kalk annem... " çığlıklarının yankılarıyla, hayallerden sıyrıldı. Çözülmüş gözyaşlarıyla " Lanet olsun " diye mırıldandı. Kimin suçuydu tüm bunlar ? Tüm hayvanların mikrop olduğunu öğreten ailesinin miydi, yoksa tüm hayatı boyunca hayvanlara duyduğu nefretin mi ? Her gece bu hesaplaşmayı yapmaktan bıkmış usanmıştı. Tüm mahkemelerinde, vicdanı peşini bırakmıyor, hep aynı vakitlerde gün doğarken suçlu bulunuyordu. Gözlerini yastığına sildi. Ağzında sırılsıklam olmuş sigarayı yakarken, hayatının tüm anlamsızlıklarına bir kez daha pişman olurcasına mırıldandı.. " Keşke...

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
suçsuz suçlu...(biraz uzun ama begenıcegınıze emınım)
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Uzaktan Eğitim :: ÜYELER İÇİN :: Serbest Mekan-
Buraya geçin: